Sesler sızıyor, içeriden dışarıya olduğu gibi dışarıdan da içeriye…
‘Boşluk’, COVID-19 salgınının ilk aylarında bir apartmanın içinde yoğunlaşan seslere kulak kabartıyor.
Salgın sürecinde evde kalma lüksüne sahip hemen herkesin yaşadığı işitsel bir deneyim bu.
İnsanlar evlerine çekildikçe, apartman dairelerinden gelen sesler artıyor; “özel” sesler, dışarıdan içeri sızan “kamusal” seslere karışıyor.
Begüm Özden Fırat ‘Boşluk’ta, tüm bu seslerin biriktiği apartman aydınlığına kamerasını çevirerek bu işitsel deneyime görsel bir karşılık buluyor.
Perdeleri, pencereleri ve borularıyla ‘Boşluk’un aydınlığı, apartmanda yaşayanlardan habersiz salgın zamanının seslerini yutan betonarme bir boğaz gibi.
‘Boşluk’ aynı zamanda, özellikle de son sahnesiyle, kamusal ile özel arasındaki sınır üzerine düşünen bir video işi olarak anlam buluyor.
Seslerin Kurtuluş/Tatavla semtinin gündelik hayatındaki yerine odaklanan bir araştırma projesinin parçası olan Begüm Özden Fırat’ın, kendi araştırma pratiğiyle kurduğu ilişkinin salgın sürecinde nasıl değiştiğini de videodan takip edebiliyoruz.
‘Boşluk’ giderek çoğalan ekranları ve apartman içi karşılaşmalarıyla, kamusal ile özel arasındaki sınırlar kadar, ‘apartman sakini’, ‘kulak misafiri’ ve ‘araştırmacı’ pozisyonları arasındaki sınırları da sorguluyor.
Yönetmen Biyografisi – Begüm Özden Fırat
Begüm Özden Fırat, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesidir.
Kent ve kültür sosyolojisi, görsel kültür çalışmaları ve toplumsal hareketler alanlarında çalışmaktadır.
Commitment and Complicity in Cultural Theory and Practice (Palgrave/Macmillan, 2009), Cultural Activism: Practices, Dilemmas, Possibilities (Rodopi, 2011) ve Küresel Ayaklanmalar Çağında Direniş ve Estetik (İletişim, 2015) kitaplarının editörlerindendir.
Encounters with the Ottoman Miniature Contemporary Readings of an Imperial Art adlı kitabı 2015’te I.B. Tauris tarafından yayınlanmıştır.
“Hoşgeldin Lenin” (2016) adlı belgeselin yönetmenlerindendir.